Üstün Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik

Sorunlar çözülmeye mahkum kavramlardır.

Hizmet İhracı ve Hizmet İhracında KDV İadesi

23

Nisan
2016

Hizmet İhracı

3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesine göre yurtdışındaki müşteriler için yapılan hizmetler vergiden istisna edilmiştir.

İstisnanın Kapsamı

3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV’den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)nci maddesine göre;

– Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

– Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

gerekir.

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye’de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

Yurtdışındaki firmaların, Türkiye’ye gönderecekleri mal ve hizmetler Türkiye’de tüketildiğinden, bu firmalara söz konusu mal ve hizmetler için Türkiye’de verilen danışmanlık, aracılık, gözetim, müşteri bulma, piyasa araştırması vb. hizmetler, hizmet ihracı istisnası kapsamında değerlendirilmez ve KDV’ye tabidir. Bu durumda faydalanma kriterinin tespitinde, yapılan hizmetin ithal edilen mal ile doğrudan ilişkili olması gerekir.

Yabancı firmaların Türkiye’den ithal ettiği (Türkiye’nin ihraç ettiği) mallar dolayısıyla verilen hizmetler, hizmet ihracı kapsamında değerlendirilir.

Türkiye içinde taşıma hakkı bulunmayan yabancı bayraklı gemilere ve uçaklara verilen tadil, bakım, onarım hizmetleri hizmet ihracı kapsamında KDV’den istisnadır.

Türkiye’den serbest bölgelere verilen hizmetler hizmet ihracı kapsamında değerlendirilmez.

Sevk irsaliyesi düzenlenmesindeki son dakika gelişmesi

23

Nisan
2016

Bilindiği üzere Vergi Usul Kanunun 230/5. Maddesinde; Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.) denilmiştir.

206 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “B- SEVK İRSALİYESİ VE YOLCU LİSTESİ EN AZ ÜÇ NÜSHA OLARAK DÜZENLENECEKTİR.” başlıklı bölümünde, sevk irsaliyesinin 1/1/1991 tarihinden itibaren en az üç nüsha olarak düzenleneceği, iki nüshasının mutlaka emtiayı taşıyan taşıtta bulundurulacağı, en az üç nüsha düzenlenmeyen sevk irsaliyelerinin de hiç düzenlenmemiş sayılacağı belirtilmiştir.

Danıştay Dördüncü Dairesi 24/2/2014 tarihli ve Esas No: 2010/5128, Karar No: 2014/1101 sayılı kararıyla 206 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin yukarıda bahsi geçen “B” bölümünün “7- En az üç nüsha düzenlenmeyen sevk irsaliyesi ve yolcu listeleri hiç düzenlenmemiş sayılacaktır.”kısmında yer alan “sevk irsaliyesi” ibaresinin iptaline karar vermiştir.

Sevk irsaliyesinin hiç düzenlenmemiş sayılması halinde Vergi Usul Kanunun 353/2 hükmüne göre özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. Söz konusu iptal ile birlik de üç nüsha düzenlenmeyen sevk irsaliyesinin ‘’hiç düzenlenmemiş sayılmayacağına’’ ilişkin olup, söz konusu iptal kararının ardından, nüsha sayısı itibari ile eksik düzenlenen sevk irsaliyesine ilişkin olarak 353/2 uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir.

Danıştay’ın verdiği bu iptal kararı, sevk irsaliyesinin en az üç nüsha olarak düzenlenmesi mecburiyetini ortadan kaldırmamakta olup, bu belgenin nüsha sayısı itibarıyla eksik düzenlendiğinin tespiti halinde aynı Kanunun 352/II/7 maddesi hükmü uyarınca ikinci dereceden usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Üç nüsha olarak düzenlenme zorunluluğu devam eden sevk irsaliyesinin taşıtta bulundurulmaması durumunda ise yine aynı Kanunun 353/2 maddesi hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmesi uygulamasına devam edilecektir.